Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, sendikal tazminat, iş kazası ve meslek hastalığı dâhil maddi ve manevi tazminat, ücret, prim, ikramiye, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart ve benzeri alacak taleplerine ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli niteliktedir. Bu alacakların kanun, toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ya da işyeri uygulamalarından kaynaklanması yönünden farklılık bulunmamaktadır.
Arabuluculuk sürecinin sonunda yapılan anlaşma taraflar arasındaki uyuşmazlığı tamamen sona erdiren bir anlaşmadır. Bu nedenle arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz. Ancak arabuluculuk süreci sonunda işçi ve işverenin işçilik alacakları konusunda anlaşmaları durumunda, yapılan anlaşma bir ibra veya makbuz niteliğinde değildir. Yapılan anlaşmaya rağmen anlaşılan hususlar ile ilgili dava açıldığında, açılan dava, hukuki yarar yokluğundan usulden reddedilir.
İş Hukuku alanında, işçi ücretlerinden kesilen vergi ve sigorta primleri ile sigortalının hizmet tespit davaları, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği uyuşmazlıklar olmadığından, arabuluculuğa da elverişli değildir.
İş Mahkemeleri Kanunu m. 5/1-a hükmü uyarınca, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tâbi gazeteciler, 854 sayılı Deniz İş Kanununa tâbi gemi adamları ve 4857 sayılı İş Kanununa veya6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tâbi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılmaktadır..
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalar, dava şartı arabuluculuk kapsamındadır. (İş M. K. m. 3/1).
Bu nedenle davacı, dava şartı arabuluculuk kapsamında kalan uyuşmazlıklarla ilgili arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir.
İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir (İş M. K. m. 3/2).
İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları ise dava şartı arabuluculuk kapsamı dışındadır. (İş M. K. m. 3/3). Fakat, iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından ihtiyari olarak arabuluculuğa başvurmak mümkündür.
Arabulucunun ücreti; arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir. Tarifede belirlenen ücretlerin altında arabuluculuk ücreti kararlaştırılamaz. Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirtilen iki saatlik ücret tutarından az olamaz. İşe iade talebiyle ilgili yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı, üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul edilir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda anlaşamama hallerinde iki saati aşan kısım ücreti, yine aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde ödenir. İki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarı, Adalet Bakanlığı Bütçesinden ödenir. Adalet Bakanlığı Bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. (İş M. K. m. 3/13, 14).
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması gerekir. (İş M. K. m. 3/15).
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (İş M. K. m. 3/18). İşverenin yazılı belge ile yetkilendirmesi, noter onaylı belge ile olabileceği gibi adi yazılı belge biçiminde de olabilir.
İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da re ’sen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir” (İş K. m. 20/1).
İşçi, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonra arabuluculuğa başvurursa, arabuluculuk bürosu ve arabulucu, geçmiş olan bu hak düşürücü süreyi dikkate alamayacağından böyle bir durumda arabuluculuğa devam edilebilir ve anlaşmaya varılarak bir anlaşma belgesi düzenlenebilir. Ancak, anlaşmaya varılamaması ve sonrasında dava açılması halinde, fesih bildirimi tebliğ tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonra arabuluculuğa başvurulduğu hususu, dava aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınabilecektir.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda, işçinin işe başlatılması konusunda tarafların anlaşmaları halinde; işverenin işçiyi işe başlatacağı tarihi, işverenin işe başlatacağı tarihte işçiyi işe başlatmaması halinde işçinin boşta geçen süre ücretini ve diğer haklarının parasal miktarını, işçinin işe başlatılmaması durumunda işe başlatmama tazminatının parasal miktarını belirlemek zorundadırlar. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur. (İş K. M. 21/5)
İşçi ve işveren; işe iade talebiyle ilgili arabuluculuk faaliyeti sonunda, işçiyi işe başlatmama buna karşılık sadece tazminatlar ve diğer hakların parasal miktarının belirlenmesi ve ödenmesi hususunda anlaşabilir ve bir anlaşma belgesi düzenleyebilirler.
Taraflar işçinin işe başlatılmaması hususunda anlaşmışlar ise; işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarının parasal miktarını belirledikleri gibi, örneğin, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti gibi alacakların parasal miktarını da belirleyerek anlaşabilir ve düzenledikleri anlaşma belgesinde bu hususları da belirtebilirler.